Göller Yöresi’nin en kıymetli göllerinden olan, son devirde çok kuraklık ve kirlilik yaşanan Eğirdir Gölü’ne bir kanalla bağlı olan güneyindeki Kovada Gölü’nde de önemli kuraklık yaşandığı ortaya çıktı.
Antalya’dan Beydağları Doğa Sporları Kulübü üyeleri, bölgeye her yıl düzenledikleri tabiat yürüyüşlerinin bu yılki etkinliğinde, üzücü bir görünümle karşılaştı.
‘İLK KEZ BU TÜRLÜ BİR GÖRÜNTÜ GÖRDÜK’
Beydağları Doğa Sporları Kulübü Lideri Nusret Güzel, “20 yıldır Kovada Gölü’ne gidiyoruz ve yürüyüş yapıyoruz. Birinci sefer bu türlü bir görünüm gördük. Yaklaşık 150 metre su çekilmiş, kuşların yaşadığı üreme yeri olan sazlıkların susuz kaldığını gördük. Kuşların yuva yaptığı, kuluçkaya yattığı yerler kuruyunca kuşlar da terk etmiş. Orada güneş gücü sistemiyle su çekme süreçleri de artırılmış. Yabanî ziraî sulama sebebiyle göl büsbütün yok olma tehlikesi yaşıyor. Kovada Gölü de hastalanmış” dedi.
‘MAALESEF BÖLGEDE SU İDARESİ YOK’
Bölgede ağır elma üretimi ve yabanî ziraî sulama yapıldığına dikkati çeken Nusret Güzel, “Bölge insanı hatadan kaçmak için ‘yağmur yağmıyor’ formunda telaffuzlar kullanıyor. Ancak meteorolojik datalara nazaran Karadeniz’den sonra Göller Yöresi, en çok yağmur alan bölgelerden biri. Maalesef bölgede su idaresi yok. Göl birtakım bölgelerde 50 metre, kimi bölgelerde 150 metreye kadar çekilmiş ve kuruyan alanlarda çatlak topraklar kalmış geriye. Bu göl, ulusal park alanı ve su idaresi yapılması gerekiyor. Fakat yalnızca bir müze açılmış ve kapıda para alınmaktan öteki bir şey yapılmıyor. Çok hoyratça kullanılan göl suyu ve kaçak sondajlar, Eğirdir Gölü üzere Kovada Gölünü de bitiriyor. İvedilikle tedbir alınması gerekiyor” diye konuştu.
BİRBİRİNE BAĞLI İKİ GÖL
Göller Yöresi’ndeki göllerin yaşadığı tehditlere ait bilimsel araştırmalar yapan Türkiye Tabiatını Muhafaza Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Eğirdir Gölü ile Kovada Gölü ortasında, anne ve cenin ortasındaki bağ üzere 22 kilometrelik bir bağ vardır. Bu iki göl, Kovada kanalıyla birbirine bağlıydı. Eğirdir Gölü kurursa, bu Kovada Gölü’nün de kurumaya başlayacağının göstergesi. Zira Kovada Gölü’nü besleyen en büyük kaynak, Eğirdir Gölü’dür. Tıpkı vakitte Kovada Gölü çok kirlilik yaşıyor. Kovada, balık tutmanın, göle girmenin yasak olduğu, büsbütün bataklık haline dönüşmüş bir göl durumunda. Bunda tekrar gölü besleyen dere ve öteki kaynaklardan suyun gelmeyişi de kıymetli bir etken. Yer altından beslenimi de sondajlar nedeniyle yok denecek kadar az” dedi.
‘VAHŞİ SULAMA HEMEN SONLANDIRILMALI’
Küresel ısınma ve kuraklık nedeniyle mikroskobik ve makroskobik su bitkilerinin gölün her tarafını sardığını anlatan Dr. Erol Kesici, “Bu da gölün kurumasını hızlandırıyor. Gölü besleyen Kovada kanalı boyunca yer alan on binlerce dönüm tarım alanının Eğirdir Gölü’nden suyu saptırmaları nedeniyle de Kovada susuz kalmaktadır. Gölün susuz kalmasında başka bir faktör de HES’lerdir. Türkiye’nin birinci ulusal park alanlarından biri olan Kovada Gölü, bilinen bilimsel tedbirler alınmadığında etrafında yaşayan göl havzasındaki çok sayıdaki doğal tipler ve bu tipler içindeki endemik tiplerin yok olması da değerli tehditlerinden biri. Yırtıcı ziraî sulama hem Eğirdir hem Kovada bölgesinde ivedilikle sonlandırılmalı ve damla sulama üzere sistemler uygulanmalıdır” diye konuştu.