Zirvenin oluşumu için Türkiye’nin başından beri verdiği dayanağı vurgulayan Şentop, Kırım Platformu’nun parlamento ayağının işler hale gelmesinin ehemmiyetine işaret etti. Şentop, “Bu yaklaşımın temelinde Türkiye’nin, Kırım ve ilhak altındaki öteki bölgeler dahil Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne sarsılmaz takviyesi yatmaktadır Kırım ayrıyeten, soydaşlarımız Kırım Tatarlarının anavatanıdır. Mevzu, stratejik, tarihi ve ekonomik boyutu bir kenara, bizim için bu yanıyla da ehemmiyet arz etmektedir. Çünkü, Kırım Tatarları da öbür tüm halklar üzere kendi yurtlarında hür ve inançlı bir biçimde yaşamayı hak etmektedir” dedi.
“Türkiye, Kırım’ın ilhakını tanımamıştır, tanımayacaktır, Ukrayna’ya ve Kırım Tatarlarına gerek ikili gerek çok taraflı platformlarda takviyesini sürdürecektir” sözüyle konuşmasını sürdüren Meclis Lideri Şentop, “BM’de her yıl ele alınan Kırım bahisli yasa tasarılarına ortak sunucu olmamız bunun en somut göstergelerinden biridir. Lakin bildiğiniz üzere, BM önündeki hiçbir önemli sıkıntıya tahlil bulamadığı üzere mevcut probleme da tahlil geliştiremiyor. Bu durum Türkiye olarak her vakit ve yerde “Dünya beşten büyüktür” sözüyle vurguladığımız memleketler arası kuruluşlardaki ıslahat gereksiniminin da açık bir göstergesidir” biçiminde konuştu.
Şentop Türkiye’nin, başta Kırım Tatar Ulusal Meclisi Lider Yardımcısı Neriman Celal olmak üzere Kırım’da özgürlüklerinden yoksun edilenlerin durumunu da yakından takip ettiğini söz etti. Şentop, “Adı geçenlerin en kısa vakitte özgür bırakılmalarını temenni ediyoruz” dedi. Platformun, parlamentolar ortasında tesis edeceği iş birliği sayesinde bu bahislerde dünya kamuoyunda farkındalık yaratılmasının mümkün olabileceğini kaydeden Şentop, “Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Platform çatısı altında yürütülecek çalışmalara katkıda bulunmaya hazır olduğumuzu beyan etmek isterim” dedi. Ukrayna’daki savaşın, Rusya tarafından 30 Eylül’de alınan ilhak kararıyla yeni bir basamağa geçtiğini belirten Şentop, kelamlarını şöyle sürdürdü;
“Türkiye, Kırım’da olduğu üzere Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’un ilhakını da tanımamaktadır. Bu tasarruflar, bizim nezdimizde yok kararındadır. Memleketler arası hukuka karşıt bu adımları reddettiğimizi bu vesileyle de huzurlarınızda kayda geçirmek isterim. 24 Şubat’tan bu yana devam eden savaşta on binlerce Ukraynalı hayatını kaybetti, milyonlarca insan yerlerinden oldu ve Ukrayna’nın pek çok kenti önemli yıkıma uğradı. Savaş en çok bölgemizi etkilemektedir. Bununla birlikte, savaşın global faturası da her geçen gün ağırlaşmaktadır. Her vakit vurguladığımız üzere, bu savaşın kazananı olmayacaktır.”
“Çatışmaların Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü temel alan adil bir barışla bir an önce sona erdirilmesini arzuluyoruz” diyen Şentop, şöyle devam etti;
“Ukrayna’nın haklı gayretini desteklerken, diplomasinin günah keçisi yapılmaması, şartlar elverdiğinde bu çatışmanın diplomasiyle sonlandırılmasına hazır olunması davetinde bulunuyoruz. Müzakere, taviz vermek demek değildir. Alandaki kazanımları masada avantaja çevirmek mümkündür. Sayın Cumhurbaşkanımızın da her vesileyle söyledikleri üzere, bu yolda Türkiye olarak arabuluculuk yapmaya hazırız.”
Uluslararası hukuka ve hukuka riayete bir sefer daha dikkat çeken Şentop, şu tabirleri kullandı:
“Uluslararası hukuk kendini güçlü hissedenlerin delip geçtiği, güçsüz devletlerin ise uyma mecbur olduğu bir örümcek ağı değildir. Şayet kendini güçlü sanan devletler, kendi çıkarları için öteki ülkeleri ateşe atmaktan, dünyayı kan ve gözyaşına boğmaktan kaçınmıyorlarsa ortada memleketler arası hukuk kalmaz. Herkes gücü yettiği kadar hukuku ihlal etmeyi kendisi için bir hak olarak görmeye başlar. Dünya barışı ve memleketler arası güvenlik hukukla, hukuka hürmet ve riayetle, adil bir memleketler arası düzenle mümkündür. Devletin hükümran eşitliğine dayanan, insanı temel alan yeni bir anlayış mümkündür ve dünya barışı için elzemdir. Yegane çıkış yolu da budur.”